Z KUŞAĞININ SINAVLARLA İMTİHANI

Z kuşağı veya yeni jenerasyon gençlerin hızlı bir teknolojiyle yaşadığını, hayatlarındaki birçok edimi değişen dünya düzenine göre oluşturduklarını gözlemliyoruz. Bizler onlarla aramızdaki farkları hesaplarken aslında z kuşağının eğitimle olan ilişkinin boyutlarını dikkate almayı kaçırıyoruz.

Yeni dünya düzenine göre bireyler daha hızlı değişikliklere maruz kalıyor, bunları tecrübelere entegre edebiliyorlar. Ancak hal böyleyken durumlardaki kısıtlamalar z kuşağı gençleri çileden çıkartabiliyor. Tam da bu sorunların tam kalbine indiğimizde görüyoruz ki, eğitim sistemindeki düzen z kuşağı için anlaşılmaz hal alıyor.

Eğitim sistemindeki aksaklıklar, yanlışlar tüm bireyler için geçerli ancak bu hızlı değişimle birlikte makas iyice açılıyor. İletişim kurmayı yüz yüze gerçekleştirmekten çok sanalla kurgulayan, notlarını dijital ortamlara kaydeden bir çoğunluğu, kağıt üzerinde çoktan seçmeli sınavlara tabi tutmak, başarı ölçmede kuraktır.

Diğer bakış açısıyla irdelediğimizde aynı atmosferi hissedeceğimiz paylaşımlarda bulunmak, ilişkilerimizi yüz yüze gerçekleştirmek gibi faktörleri sanal dünya gençleri diye tabir edilen kişilere dikte ederek, faydalı olana yönlendirme gibi bulgulara varabiliyoruz. Bu noktada objektif çözümler getirmek olası yöntemlere ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Kısacası z kuşağı gençlerini istenilene alıştırmaya çalışmak yerine yeteneklerini maksimum verimle kullanmayı öğretmek amacımız olmalıdır.

Yüz yüze paylaşımlar kazandıracak etkinlik ödevleri, sosyal sorumluluk projeleri gibi etkinliklerle sanal gerçek ayrımını öğrencilere yaşatmak mümkün olabileceği gibi; anladıklarını etkili kullanabilmelerini sağlayacak edimlere yönlendirmek için yeni öğrenmelere teknolojiyi entegre etmek de mümkündür. Ancak bu noktada teknolojiyi etkili kullanmak ve dikkatleri çekerek yeni öğrenmelere zemin hazırlamak için eğitimcilerin teknolojiyi de kullanmaları gerekmektedir. Hatta iki farklı dersin ortak çalışmaları öğrencilere sunulabilir.

Örneğin bir okulda bilgisayar dersi öğretmeni bir sunum hazırlamak, matematik dersi öğretmeni bir matematikçinin hayatını araştırmak ödevlerini verebilirler. Bunun yerine matematikçinin hayatını araştırıp, sunum olarak düzenlemek ve sunmak ödevi hem daha etkili, dikkat çekici, hem de bilgilerini uygulamak açısından etkili yöntem olarak değerlendirilebilir. Öğretmenler arası bu koordinasyon öğrencileri motive eder. Öğrenciler bu şekilde tek ödev hazırlamış olurlar. Öğretmenler ise bu ödevin yanına teknik gezi, okul içinde düzenlenecek projeler gibi etkinliklerle öğrencilere ödev yükü değil öğrenme güdüsü aşılayabilirler.

Yorumlar

Popüler Yayınlar