Eğitim Ne İçin?

Türkiye'de eğitimin nasıl olacağı hususunda birçok cepheden tartışmalarımız ve şikayetlerimiz mevcut iken bir de eğitimin neden var olması gerektiği hususunda da müzakere edilmesinin gerekli olduğu inancı içindeyim.

Ne yazık ki, genellediğimizde Türkiye'de yüksek öğretimin amacı, bireylerin iyi statü kazanması ve daha iyi şartlarda bir işe girebilmesidir. Ancak eğitim bireye para kazandırmaz, sadece mevcut düzende çalışma şartlarını iyileştirebilir. Çoğu yüksek öğretim bölümü için bunu söylememiz bile mümkün değildir.  Sadece ülkemizde değil dünyanın birçok ülkesinde de eğitimin bireylerin iyi şartlarda çalışma ve yüksek maaş beklentisini tam anlamıyla gerçekleştirdiğini söyleyemeyiz. Gelişmiş ülkeler örnek gösterilerek şartlarının çok iyi olduğunu söylemek sığ bir düşüncedir.

Bilinmesi gerek ki, çalışma koşullarının dünya standartlarının üstünde olduğu, bireylerin çalıştıkları kurumlar ve her konudaki şartların daha tatmin edici olduğu ülkeler, bölgeler bu koşulları daha çok çalışmakla kazanmaktadırlar. Kısacası işin sırrı çok diploma almak değil, bilgili olmak ve bu bilgiyi kullanacak çalışkanlığı gösterebilmektedir.

Varmamız gereken nokta çocukların yetişkin olduklarında, daha iyi koşullarda çalışması için yüksek öğretimle sınırlı bir eğitim öğretim hayatını garantileyip diğer tüm faktörleri kapı arkası yapmamaktır. Elbette tüm insanlar iyi bir eğitimi hak eder ve almalılar. Böyle bir eğitim için gerekli rehberliği yapmalı ve imkanları oluşturmalıyız; akabinde de görevimizin burada sonlanmadığını bilmeliyiz. Çocuklara çalışkan olmanın gerekliliğini ve erdemini aktarabilmeliyiz.

Bugün eğitimi salt statü unsuru olarak görmenin, eğitimin bilinçli yaşamanın anahtarı olduğunu unutmanın altında yatan neden ise küçük yaşlardan itibaren gençlere verdiğimiz "okuyun, eğitim alırsanız rahat edersiniz, ev alırsınız tatilde denize girersiniz" anlayışıdır. Ancak bu verdiğimiz imaj yanlıştır. Çoğu genç mutluluğun az ve atölye gibi yorucu olmayan ortamlarda çalışıp, tatilde denize gitmek gibi edimlerde yattığını düşünmektedir. (Üzücü ki kendi iç yolculuğuna çıkan insanların sayısı da hayli azdır.) Eğitimin neden gerekli olduğu, insana ne gibi katkılar sağladığı anlatılabilir. Beraberinde de alınan eğitimin nasıl değerlendirileceği konusunda da vizyon sahibi olmaları için rehberlik etmek lazımdır.

Nihayetinde vurgulamak istediğim; bir çocuğa mühendis olmanın nasıl bir şey olduğunu anlatmak için "mühendislik fakültesi mezunu olman gerek" demek yanlış olmasa da yetersizdir. Bireylerin, farklı mühendislik dallarında farklı çalışmalar yaptığını, meslek hayatında da üniversite eğitimi aldığı zamanki gibi çalışmaya devam ettiğini, çalışma ortamlarının farklı olacağını ve mühendisliği kazanınca "rahat edeceğini" değil aksine üretime katkı için çalışmaya devam edeceğini anlatmak gereklidir. Üstelik bu, aynı zamanda sorumluluk bilincine daha fazla sahip olan bireylerin gelişimine katkı da sağlamaktadır.

Bu konuda bir diğer yaralı olduğumuz tutum, toplum olarak eğitimi statü amaçlı kullanmamız. Eğitime bakış açımız, toplum içinde ne yaptıklarını sorduklarında fiyakalı cevap vermek zorundalığı hisseden kişilerin sayısını arttırmak olmamalıdır. Hepimizin çeşitli yaşam tecrübeleri ve uzmanlık alanları var ve biz bu tecrübeleri dinlemeyi kendimize farklı bir bakış kazandırma amacıyla dinleme olgunluğuna sahip olursak bireyler eğitimi çevrenin "ne okudun" sorusuna cevap vermek amacıyla almak zorunda kalmazlar. Eğitimi bir alanda bilgi sahibi olma, bilgiyi derinleştirme, yapmak istediği iş ve meslekle ilgili temel edimler kazanma amacıyla eğitimin var olması gerektiğini hissederler, yaşarlar.

Tüm bu bahsedilen hususlarda vizyon sahibi olmuş, kendini gerçekleştirmiş kişilerin bireysel mutluluğa daha kolay ulaştığını söyleyebiliriz. Bu bireysel mutlulukla başlayıp toplumsal iç huzuru sağlamaya giden kestirme bir yoldur. Üstelik gelişime, üretime destek olmak; ürettikleriyle faydalı olduğunu gören fertlerin bireysel motivasyonlarının artmasını sağlamak anlamına gelir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar