Aklın Sana Engel Olmasın!

"Zihinsel engelli" tabirinden daha fazla korkmamız gereken bir olgu var: "zihin engelleri". Tabularımız, korkularımız, bizleri yapamamaya itebiliyor. Tüm bu negatif biyolojik elektriği çocukların üzerine yığdığımızı düşündüğümüzde başarıya ulaşmak zorlaşabiliyor.
 Peki nedir bizi engelleyen düşünceler? Neden bizi engeller? Nasıl göğüs gerilebilir? Çocukları etkilememesi için ne şekilde önüne geçebiliriz?
 Başarısızlık korkusu bizi engelleyen başlıca düşüncelerden biridir. Bize neyi başarabileceğimizi degil neyden kaçınmamız gerektiğini söyler. Çocuklara "başarılı olursan konuya hakim olunacağını" anlatmak yerine "başarısız olduğunda başına gelecek felaketleri!" yineleyerek fısıldar kulaklarına. Endişe, kaygı, yargılanma ve cezalandırılma korkusu başarıyı gölgeler. Nice yetenekli ve zeki çocukların başarıyı elde edememesi, sonrasında başarısızlığı kabullenmesi hal böyle olunca zamanla tembelliği alışkanlık haline getirmesinin nedeni yine aynıdır.
 Sadece aile değil, toplum olarak bu anlayıştan vazgeçmemiz gerekir. Halen sabırlı olup kekeme bir çocuğu dinleyemiyoruz. Her kelimesini ondan önce söylemenin egosunu yaşıyoruz. Kendisini düzeltmenin  ve bir kelimeyi kimse söylemeden söyleyebilmenin tadına varmasına izin vermiyoruz. Nitekim yetişkin olduğunda "kekeme" diye yaftalıyoruz, dışlayabiliyoruz.
 Çocuklar çok konuşup dil gelişimlerine yardımcı olması için kritik dönemlerinde onların şarkılar, tekerlemeler söylemesine, hikayeler anlatmasına izin vermiyoruz. Hep yorgun, bitkin, mutsuz ve haliyle çocukların susmalarınì isteyen tavrımız var. Kendimize, daha çok para ile mutluluk sağlayabileceğimizi düşündüğümüzden dünyanın yığınla iş yükünü yüklüyor, kapitalist dünyada mutsuzca yaşıyoruz. Ardından konuşan ya da şarkı söyleyen bir çocuğa takatimiz kalmıyor. Öyleyse müzikte, resimde, hitabette başarılı olmak çocuğun genetiğinde olsa bile bunun önündeki engellerden biri biziz...
 Biz eksiklikleri, olumsuzlukları tabular olarak değerlendiriyoruz. Eksikliklerimiz bizim başarmakla çıta atlayacağımız/atladığımız hedeflerimiz olmalıdır. Çocuklarımızı da bu anlayış çerçevesinde yetiştirmemiz önem arz eder.
 Eksikliklerimizden korkmamalı; 'bunlar benim eksikliklerim ama beni bunlarla kabul edin beni idare edin' narsistliğine de gitmemeliyiz. Bunun yolu özgüvenli olmak, çocuklarımızı da özgüvenli yetiştirmekten geçer. Özgüven sahibi kişiler başarısızlığı bir ders olarak algılar, eksikliklerini nasıl gidereceğinin yollarını arar. Kendini daha üstün insan yapma gayreti içinde olur. Kendisiyle ve toplumla barışık, kendinden emin, yenilenebilir, gelişebilir kişiler ve dolayısıyla toplumu / toplumları peyda etmenin yolu özgüven sahibi olmaktan, başarısızlıktan korkmamaktan ve eksikliklerini gidermeyi vazife bilmekten; bunlara ilave bu anlayışta nesiller yetiştirmekten geçer.

Yorumlar

Popüler Yayınlar