Otoriter & Eğlenceli Eğitimci

Yüzyıllarca otoriter ve disiplin ile iyi eğitim verildiği iddia edildi ve dünya üzerinde yüzyıllarca eğitimciler otoriter olmak gerektiğini düşünüp kendilerini bu yönde eğittiler. Son zamanlarda tamamen otoriter olmak gerekmediği, çocukların eğitimi sevmesi ile daha kalıcı ve verimli öğretim yapılacağı, be nedenle otoriterden ziyade, sevgi ve eğlence endeksli eğitimin daha güzel ve başarılı bir eğitim sistemi oluşturacağı yönünde düşünceler kuvvetlendi.
Bu iki zıt düşünce eğitimcileri ayırdı. Çocukların şimdi bu iki tür eğitimciye de farklı tepkiler verdiğini görmek zor değil. Otoriter eğitimciler ile mesafeli bir ilişki söz konusuyken, izin verici ve oyun endeksli eğitimciler ile samimi ve çoğu zaman sınırları belli olmayan ilişkiler peyda olmuştur. Her iki yaklaşımında hatalı yanları ve faydaları mevcuttur. Eğitimcinin hangi tarza sahip olması gerektiğini savunup bunu ispatlamak için örnekler sunan bir düşünce çerçevesinden sıyrılıyorum. Bana göre her iki görüşünde pozitif ve negatif yanlarını kestirmek, bu nitelikleri göz önünde bulundurarak eğitim vermek daha verimlidir.
Ancak bu görüş için her iki yöntemin doğrularını ve yanlışlarını iyi analiz etmeli, neyin gerekli olduğu konusunda sentezi doğru yapabilmeliyiz. Öncelikle sınıf kontrolü konusunda eğlence bazlı eğitimcilerin ciddi sorunu olurken disiplin bazlı eğitimcilerde de zorlama mevcut olduğundan isteksizlik akabinde de verimsizlik mevcuttur. Buna nasıl engel olmamız gerektiğini şu şekilde çözebiliriz. Neden eğitim verildiği konusunda öğrencileri bilinçlendirirsek isteksizlik yerini başarıya bırakabilir.
Eğlence bazlı eğitim veren eğitimciler ilgi çektikleri için dikkatleri kolay toplarlar. Ancak sürekli eğlence bazlı eğitim vermek kolay konsantrasyon bozulmasına, dikkat için sürekli dışsal güdüye ihtiyaç duyan bireylerin yetişmesine neden olur.
Eğitimcinin dikkat çeken faktörleri kullanması konusunda profesyonel olması lazım gelir. Disiplin bazlı bir eğitim olması şarttır. Ancak arada farklı unsurlar ile farklılık katmak olmazsa olmazdır. Bir örnek ile pekiştireceksek, ortalama bir öğrenci 20 dk. içinde dikkatini kaybeder. Ancak dikkatin kaybolmasını öne sürerek mini dersler işlemek hatadır. Çünkü her ara beraberinde yeniden odaklanma süresini uzatır. Mini dersler yerine bütün bir dersi disiplin içinde işlerken dersin koptuğu, ilginin azaldığı noktalarda eğitimcinin eğlence dolu öğretmen olması gerekir. Bu nokta eğitimcinin kültürüne, becerisine ve sınıf düzeyine bağlı olarak değişir. Aynı yaş grubunda aynı sosyo-ekonomik ve kültürel düzeye sahip öğrenci gruplarında bile farklı yaklaşımlara sahip mini öğrenci grupları mevcut olabilir. Burada öğretmenin yapmaması gereken dikkati dağılmamış, öğrenme hevesi olan sınıf ortamında gerekmediği halde, kendini ve dersi sevdirmek adına eğlence bazlı aralar vermektir. Bu sevdirmekten çok soğutur.
İkinci yapılmaması gereken öğrenci gruplarının düzeyine uygun aktiviteler verilmelidir. Sosyalliği zayıf öğrenci gruplarına daha sosyal olmalarını sağlayan, özellikle grup çalışmasına dayanan etkinlikler vermek, sosyalleşme konusunda zayıf olmayan öğrenci gruplarına daha bireyselliğe ve profesyonelliğe yönelik çalışmalar ile görevlendirmek gereklidir. Eğitimcinin bu farkı ayırt edebilecek olgunlukta olması gerekir.
Eğlence ve disiplin bazlı eğitimlerin farklılıkları, uzlaştıkları noktaları, ideal davranışları anlatmaya diğer yazılarımında devam edeceğim..


Yorumlar

Popüler Yayınlar