Yeni Neslin Girişimi
Hızla gelişen teknoloji yaşam şartlarımızı da değiştirdi. Bizler teknolojiyi kullanıp hayatımızı kolaylaştırırken farkında olmadan bazı kıymetli değerlerimizi de yitiriyoruz. Bundan yakınmak bir kenara, kaybolan değerlerimize tutunmak, kaybetmemek ya da geri kazanmak için bir çabamızda mevcut değil. Bu değerlerin değişim hızının ivmesi arttıkça kuşaklar arası çatışma daha da güçleniyor. Hatta bazı ailelerde şuan ebeveynler ile çocuklar arası kuşak farkı bir kat daha artmış durumdadır. Bazen bizden az farkla küçük yaşta olanların bizden bambaşka bir değerler dünyası olduğuna elbette şaşırıyoruz.Bunu biraz genellersek 80'lerde çocuk olanlarla 90'larda çocuk olanlar arasındaki farkların neler olduğundan bahsetmek istiyorum.
Geçtiğimiz kuşak teknolojiden nasibini yeteri kadar alamamış, öğrenmelerini sosyal yollarla tamamlayan bireylerden oluşuyor. Bu kuşak arkadaşlıktan, güvenmekten, söz vermenin ne olduğundan anlayan hatta bu konuda oldukça hassas olan bir kuşak. Öğrenmek istediklerini "google"a yazmıyor, ansiklopedilerin sayfalarını karıştırıyor. Emin olmadıkları mevzularda "ben biliyorum" diye atılanı az. Bu nedenle biraz pasifler. Söylediklerini bilip de konuştukları için ya da az bilen olduğu için genelde herkes birbirini dinliyor. Dinleyerek öğreniyorlar. Öğrenmek için kendilerinden daha fazla tecrübeye sahip bireylere ihtiyaçları var. Bu nedenle yaşı küçük olanların bilmediklerini düşünüyorlar. Yani bilginin yaş ile paralel olduğuna inanıyorlar. Birçoğu güzel ama birçoğu da yanlış düşüncelere sürükleyecek niteliğe sahip değerler.
Yeni kuşak ise bundan farklıdır. Yeni kuşağın arkadaşlık duyguları zayıf, antisosyalleşme eğiliminde olmasına rağmen; girişimci ruhları vardır. Bir önceki neslin bireyleri kadar tekdüze değiller. İnsanların aptal dediklerinin aksine ezberden uzak, olayları farklı açılardan değerlendiren niteliğe sahiptirler. Çünkü bu nesil bilgiye çok kolay ulaşır. Bilgiye ulaşmak değil, bilgiyi değerlendirmek daha kıymetli olur. Daha fazla bilgiye ulaşmak ve bu bilgileri beyinde harmanlayıp fikirler ortaya çıkarmak bireyleri eşsiz yapar. Bilginin ucuz olduğu zamanda paha eden fikirlerdir. Artık yeni neslin farklılıkları kabullendiğini, her bireyin farklı yönleriyle zenginleştiğini kabul ettiklerini bilmeliyiz.
Geçtiğimiz kuşağın bireyleri, farklılıkları dışlayarak bir şey elde edemeyeceğini anlamalıdır. Özgürlük burada başlar. Geçen nesil, gençlerimize bilgiyi ezberlemedikleri için kınamak yerine bilgiyi nasıl en güzel şekilde yorumlayabilecekleri konusunda yardımcı olmalıdır. Sadece bilmenin bir anlam ifade etmediğini kabullenmelidir. Geçen kuşak, kendi dostluklarının anılarıyla hayıflanma yerine toplumda bu değerlerin oluşması için doğru örnek olmalıdır. Geçtiğimiz kuşağın bireyleri gençleri farklılıklarından dolayı dışlamak yerine onlarla genç kalabilmeyi başarabilmelidir. Genç kalan fikirlerdir, bunu unutmamalıdırlar. Sosyal hayatta öğrenilenlerle, toplumun baskılarıyla yüklenilen rolleri yaşayarak hayatın anlamlı olmadığını, herkesin kimseyi incitmeden olmak istediği kişi olma özgürlüğüne sahip olduğunu bilmeleri gerekir. Herkesin kendisi olma şansına sahip olması gerekir. Bu şuurla hareket etmeleri gerekir.
Yeni neslin elbette eksik yanları vardır. Kültürümüzü çarpıtılmadan öğrenebilmek için bazen teknolojinin yetersiz kaldığını bilmeleri gerekir. Sosyal öğrenmeye kültürümüzü, değerlerimizi öğrenmek için başvurmak gerektiğini içselleştirmeleri gerekir. Farklılığın, çok yönlülüğün büyüsüne kapılıp, bilmeden farklı olmanın insanı yanlışlara iteceğini, farklı olma kaygısı güderken yolun kaybedilebileceğini kabullenmelidirler. Bu şuur bilgisiyle, fikirleriyle, nerede durulacağının farkındalığıyla büyülü bir neslin içimizde barındığını bize hissettirecektir.
Kişi yaşını düşünmeden davranış ve düşünceleriyle kendini hangi kuşağa yakın hissediyorsa, öyle davranmalı; ve iki kuşak arası çatışmaların çözümü için eksik olan yönlerini tamamlamak için gayret göstermelidir. Bu toplum içinde birbirinden kopuk bireylerin var olmasını engellerken, her bireyi olduğundan daha fazla geliştirir. Başarılara imza atan büyük bir aile olmak için, içimizdeki çatışmaları çözmemiz bunun için de duyarlı olmamız gerekir.
Geçtiğimiz kuşak teknolojiden nasibini yeteri kadar alamamış, öğrenmelerini sosyal yollarla tamamlayan bireylerden oluşuyor. Bu kuşak arkadaşlıktan, güvenmekten, söz vermenin ne olduğundan anlayan hatta bu konuda oldukça hassas olan bir kuşak. Öğrenmek istediklerini "google"a yazmıyor, ansiklopedilerin sayfalarını karıştırıyor. Emin olmadıkları mevzularda "ben biliyorum" diye atılanı az. Bu nedenle biraz pasifler. Söylediklerini bilip de konuştukları için ya da az bilen olduğu için genelde herkes birbirini dinliyor. Dinleyerek öğreniyorlar. Öğrenmek için kendilerinden daha fazla tecrübeye sahip bireylere ihtiyaçları var. Bu nedenle yaşı küçük olanların bilmediklerini düşünüyorlar. Yani bilginin yaş ile paralel olduğuna inanıyorlar. Birçoğu güzel ama birçoğu da yanlış düşüncelere sürükleyecek niteliğe sahip değerler.
Yeni kuşak ise bundan farklıdır. Yeni kuşağın arkadaşlık duyguları zayıf, antisosyalleşme eğiliminde olmasına rağmen; girişimci ruhları vardır. Bir önceki neslin bireyleri kadar tekdüze değiller. İnsanların aptal dediklerinin aksine ezberden uzak, olayları farklı açılardan değerlendiren niteliğe sahiptirler. Çünkü bu nesil bilgiye çok kolay ulaşır. Bilgiye ulaşmak değil, bilgiyi değerlendirmek daha kıymetli olur. Daha fazla bilgiye ulaşmak ve bu bilgileri beyinde harmanlayıp fikirler ortaya çıkarmak bireyleri eşsiz yapar. Bilginin ucuz olduğu zamanda paha eden fikirlerdir. Artık yeni neslin farklılıkları kabullendiğini, her bireyin farklı yönleriyle zenginleştiğini kabul ettiklerini bilmeliyiz.
Geçtiğimiz kuşağın bireyleri, farklılıkları dışlayarak bir şey elde edemeyeceğini anlamalıdır. Özgürlük burada başlar. Geçen nesil, gençlerimize bilgiyi ezberlemedikleri için kınamak yerine bilgiyi nasıl en güzel şekilde yorumlayabilecekleri konusunda yardımcı olmalıdır. Sadece bilmenin bir anlam ifade etmediğini kabullenmelidir. Geçen kuşak, kendi dostluklarının anılarıyla hayıflanma yerine toplumda bu değerlerin oluşması için doğru örnek olmalıdır. Geçtiğimiz kuşağın bireyleri gençleri farklılıklarından dolayı dışlamak yerine onlarla genç kalabilmeyi başarabilmelidir. Genç kalan fikirlerdir, bunu unutmamalıdırlar. Sosyal hayatta öğrenilenlerle, toplumun baskılarıyla yüklenilen rolleri yaşayarak hayatın anlamlı olmadığını, herkesin kimseyi incitmeden olmak istediği kişi olma özgürlüğüne sahip olduğunu bilmeleri gerekir. Herkesin kendisi olma şansına sahip olması gerekir. Bu şuurla hareket etmeleri gerekir.
Yeni neslin elbette eksik yanları vardır. Kültürümüzü çarpıtılmadan öğrenebilmek için bazen teknolojinin yetersiz kaldığını bilmeleri gerekir. Sosyal öğrenmeye kültürümüzü, değerlerimizi öğrenmek için başvurmak gerektiğini içselleştirmeleri gerekir. Farklılığın, çok yönlülüğün büyüsüne kapılıp, bilmeden farklı olmanın insanı yanlışlara iteceğini, farklı olma kaygısı güderken yolun kaybedilebileceğini kabullenmelidirler. Bu şuur bilgisiyle, fikirleriyle, nerede durulacağının farkındalığıyla büyülü bir neslin içimizde barındığını bize hissettirecektir.
Kişi yaşını düşünmeden davranış ve düşünceleriyle kendini hangi kuşağa yakın hissediyorsa, öyle davranmalı; ve iki kuşak arası çatışmaların çözümü için eksik olan yönlerini tamamlamak için gayret göstermelidir. Bu toplum içinde birbirinden kopuk bireylerin var olmasını engellerken, her bireyi olduğundan daha fazla geliştirir. Başarılara imza atan büyük bir aile olmak için, içimizdeki çatışmaları çözmemiz bunun için de duyarlı olmamız gerekir.
Yorumlar