Tek Tipleştiremedikleri Biziz...
Çocuk yaşlarda yaşadığımız küçük ayrıntılar bile bizim kişiliğimizi oluşturmada oldukça etkilidir. Bizlerin bu günlerde insanları kategorileme hastalığında olmamız, bize iyi ve kötü ayrımını sert çizgilerle yapmamıza neden olmuştur.
Çevremizdeki birçok faktör bizi tek tipleştirir. Henüz çocukken çizgi filmlerde kötü bir kişinin hiç bir davranışının iyi olmadığı, canavar vb. hayali karakterlerle eşleştirildiği ilk başlardaki yanlışlarımız. Çocuklar farkında olmadan bilinç altında kötü karakterin herhangi bir özelliğini - pantolon, sakal vs.- kötülükle eşleştirebilirler. Yetişkin filmlerinde bir karakterin iyi ve kötü özelliklerinin olduğu gösterilirken çocuklara bunu anlatmada sıkıntı yaşadığımız aşikar. Belki iyi ve kötü davranışı bir miktar verdikten sonra bir bireyde iyi ve kötü özelliklerin olabileceği vurgulanabilir. Özellikle 10 yaşının üzerindeki bir çocuğun bunu rahatlıkla kavrayabileceğine inanıyorum.
Bizi sadece filmler etkilemiyor. Bir arkadaşımın verdiği örneği eklemek isterim. Yıllarca tek cevaplı soruları çözdük. Şıklı sorularla boğuştuk. Ve şimdi her olgunun tek cevabı olduğuna inandık. Farklı düşüncelerin bir arada bütün halinde olabileceğini kestiremedik. Olaylara tek boyutlu baktık. Verdiğimiz cevaptan başka doğru yoktur zannettik. Diğer insanlara karşı saygısızlığımız belkide bu şekilde başladı.
En nihayetinde bize doğruyu anlatmak için vurgularla ikazlarla törpüleyen ailelerimiz... "Tembel insanla oturma!", "o pasaklı bir çocuk uzak dur!" ikazlarını yaşadık ve yaşıyoruz. Unuttuğumuz bir şey var. Tembel olmasına rağmen cömert bir arkadaşımız olabilir. Asosyal ama zeki bir arkadaşımız da... İnsanların sadece tek bir özelliğine göre seçmek ne kadar bencilse; tek bir özelliği yüzünden insanları yargılamak da o kadar kayıptır.
Ardından bunu sadece arkadaşlıklarına, sosyal hayatlarına değil; evliliğine de taşıyan bireyler görürüz. Sonra da şimdiki evliliklere bahane buluruz. Halbuki hata olamadığımız kendimizde. Doğru davranışlar sergilemek, eksikliklerimizi kabul etmek, kendimizle barışık olmak ve eksik yanlarımızı düzeltmeye çalışmak için çabalarken her bireyin kendi içinde bu çabada bulunduğunu unutmamak gerekir. Yargılamaktan ziyade el uzatmak lazım gelir. Birbirimizi de bu şekilde kabul etmemiz gerekir.
Bunun için çocuklara şimdiden her bireyin farklı ve özel olduğunu, olabileceğini, kötü insanın olmadığını, kötü bireyden ziyade kendini düzeltmeye yeltenmeyen bireyin olduğunu anlatmak gerekir.
Çevremizdeki birçok faktör bizi tek tipleştirir. Henüz çocukken çizgi filmlerde kötü bir kişinin hiç bir davranışının iyi olmadığı, canavar vb. hayali karakterlerle eşleştirildiği ilk başlardaki yanlışlarımız. Çocuklar farkında olmadan bilinç altında kötü karakterin herhangi bir özelliğini - pantolon, sakal vs.- kötülükle eşleştirebilirler. Yetişkin filmlerinde bir karakterin iyi ve kötü özelliklerinin olduğu gösterilirken çocuklara bunu anlatmada sıkıntı yaşadığımız aşikar. Belki iyi ve kötü davranışı bir miktar verdikten sonra bir bireyde iyi ve kötü özelliklerin olabileceği vurgulanabilir. Özellikle 10 yaşının üzerindeki bir çocuğun bunu rahatlıkla kavrayabileceğine inanıyorum.
Bizi sadece filmler etkilemiyor. Bir arkadaşımın verdiği örneği eklemek isterim. Yıllarca tek cevaplı soruları çözdük. Şıklı sorularla boğuştuk. Ve şimdi her olgunun tek cevabı olduğuna inandık. Farklı düşüncelerin bir arada bütün halinde olabileceğini kestiremedik. Olaylara tek boyutlu baktık. Verdiğimiz cevaptan başka doğru yoktur zannettik. Diğer insanlara karşı saygısızlığımız belkide bu şekilde başladı.
En nihayetinde bize doğruyu anlatmak için vurgularla ikazlarla törpüleyen ailelerimiz... "Tembel insanla oturma!", "o pasaklı bir çocuk uzak dur!" ikazlarını yaşadık ve yaşıyoruz. Unuttuğumuz bir şey var. Tembel olmasına rağmen cömert bir arkadaşımız olabilir. Asosyal ama zeki bir arkadaşımız da... İnsanların sadece tek bir özelliğine göre seçmek ne kadar bencilse; tek bir özelliği yüzünden insanları yargılamak da o kadar kayıptır.
Ardından bunu sadece arkadaşlıklarına, sosyal hayatlarına değil; evliliğine de taşıyan bireyler görürüz. Sonra da şimdiki evliliklere bahane buluruz. Halbuki hata olamadığımız kendimizde. Doğru davranışlar sergilemek, eksikliklerimizi kabul etmek, kendimizle barışık olmak ve eksik yanlarımızı düzeltmeye çalışmak için çabalarken her bireyin kendi içinde bu çabada bulunduğunu unutmamak gerekir. Yargılamaktan ziyade el uzatmak lazım gelir. Birbirimizi de bu şekilde kabul etmemiz gerekir.
Bunun için çocuklara şimdiden her bireyin farklı ve özel olduğunu, olabileceğini, kötü insanın olmadığını, kötü bireyden ziyade kendini düzeltmeye yeltenmeyen bireyin olduğunu anlatmak gerekir.
Yorumlar