Çocuklara karşı Çiftlerin Tutumu
Her çocuk anne-babanın varlığının hissettirdiği o muhteşem duygu ile doludur. Birinin eksikliği dahi yeri doldurulamaz boşluklar oluşturur ve bunun telafısi zor olduğundan bizlere birbirimize sabretme gibi bir nimet bahşedilmiştir.
Halbuki unuttuğumuz, anne baba gözetiminde yaşayan çocuğun veya gencin sadece bu nimete şükretmesi değil, birlik ve dayanışmanın bir olmaktan farklı olduğudur. Evet bazen tamamıyla bir olmak gerekebilir. (Çiftlerin birbirlerine alan bırakacakları mevzular, bütün olarak durmaları gereken mevzulardan farklıdır.) Bütün olabilmeyi başarmış aileler sorunların üstesinden daha kolay gelebilir ve kendi içlerinde başarıya daha çabuk tırmanabilir.
Birlik içinde olmanın koşulu elbette saygı ve güvenden geçer. Saygı sadece hürmet göstermek değildir. Saygı; öz saygı, tutarlı olmak gibi kavramları da kapsar. Çiftlerin birbirlerinden izin alması köle olduklarının değil, birbirinden habersiz hareket etmek istemediklerini göstermesi gibi örnekler aslında derinde saygıyı da barındırır. Çocuğa karşı takınılacak tavrın işte bu anlayışta olan çiftlerde daha tutarlı olduğu sabitlenmiş bir görüş olmak durumundadır.
Çocuklara karşı verilecek cezalardan, ikazlardan, ödüllerden çift olarak ortak karar vermek; ikilik çıkarmamak en mühim noktadır. Aile içinde herkesin nerede durması gerektiği konusunda açık konuşmak, belirsizlikten kaçınmak daha sağlam bir psikolojiye sahip bireyler yetiştirmede bizlere yardımcı olur.
Önemli bir diğer nokta ise verilecek ortak kararları, fikir birliğine varılamayan durumlarda konuşmayı çift olarak baş başa konuşmak, çiftlerin hangisinin daha yumuşak hangisinin daha kesin kurallı olduğu noktasında çocuğa açık ara farkları belli etmek suistimal edilmeye ortam oluşturur. Çocuk ebeveynlerinden hangisine giderse ödevlerinden sorumsuzca cayabileceğini düşünmemelidir. Ebeveynlerin zaaflarını bilmesi mümkün mertebe ertelenmelidir.
Elbette kuralların tamamını ebeveynlerin koymaması lazım gelir. Kural konulmamış ve konulması gereken mevzular ailedeki herkesin toplanıp durumu konuşup ortak bir noktada buluşması bu şekilde sınırların belirlenmesi daha uygundur. Bir örnekle durum ve aşamaları izah etmek istersek:
Sürekli dersin başına geçme konusunda sıkıntı yaşayan bir öğrencinin ödevlerinin aksaması bir sorundur. Öncelikle aile toplanır ve bu duruma neden olan engeller tespit edilir. Kardeşin oyun oynamak için mi engelliyor olduğu, kaynak eksiği mi, sağlık mı, aile içi sorunlar mı... Tespit edilen durumun düzelmesi için gerekli önlemler alınır. Bir süre bu engellemenin öğrencinin çalışma performansını nasıl etkilediği gözlemlenir ve eğer durum sorumsuzluktan, zorunlu olmayan nedenlerden dolayı ise ödül ve ceza ile kurallar oluşturulur. Bu aşama da çocukla birlikte kararlaştırılır. Fakat sizlere şahsi önerim ortak kurallar konulmadan önce çift olarak baş başa konuşulmasıdır.
Yani çocukla konuşulacaksa ve kural konulmak istenirse çiftin önceden x süre kadar ders çalışırsa y süre kadar oyun oynamasına izin verelim şeklinde ortak bir noktada anlaşmak, ardından oyun mu başka bir aktivite mi olduğu konusunda çocuğa seçenek sunmak; gerekirse ders ve oyun sürelerini çocukla birlikte karar verirken değiştirmek (böylece çocuğun kurallarda imzası olduğunu hissetmesi ve uygulamaya daha yakın olması hedeflenmeli.) uygundur. Ödüllerde olduğu gibi cezalarda da benzer yöntem uygulanmalıdır.
Çiftlerden ceza indirimi vb. polemiklerde ebeveynler diğer ebeveynlerine danışmadan tamam dememelidir. İşte buna saygı diyoruz.
Gün içindeki gerginlikle birlikte çocuğun yanlış yapması durumunda eğer çiftlerden biri çocuğa kızdı ise diğer ebeveyn fazla müdahalede bulunmamalı, çocuğun gözünde ebeveyn itibarını düşürmemelidir. Gerekirse ebeveynler aş başa kaldıklarında birbirlerini uyarıp, sükunete davet edebilirler.
Son söz olarak her türlü ilişkide olduğu gibi aile içi ilişkilerde de şeffaflığın yarar getireceğine inancım tamdır. İlişkinin mayasının güven ve saygı olduğunu tekrar vurguluyorum. Mutlu aileler, mutlu çocuklar ve kendini geliştiren bireylerin yaşadığı bir dünya diliyorum.
Halbuki unuttuğumuz, anne baba gözetiminde yaşayan çocuğun veya gencin sadece bu nimete şükretmesi değil, birlik ve dayanışmanın bir olmaktan farklı olduğudur. Evet bazen tamamıyla bir olmak gerekebilir. (Çiftlerin birbirlerine alan bırakacakları mevzular, bütün olarak durmaları gereken mevzulardan farklıdır.) Bütün olabilmeyi başarmış aileler sorunların üstesinden daha kolay gelebilir ve kendi içlerinde başarıya daha çabuk tırmanabilir.
Birlik içinde olmanın koşulu elbette saygı ve güvenden geçer. Saygı sadece hürmet göstermek değildir. Saygı; öz saygı, tutarlı olmak gibi kavramları da kapsar. Çiftlerin birbirlerinden izin alması köle olduklarının değil, birbirinden habersiz hareket etmek istemediklerini göstermesi gibi örnekler aslında derinde saygıyı da barındırır. Çocuğa karşı takınılacak tavrın işte bu anlayışta olan çiftlerde daha tutarlı olduğu sabitlenmiş bir görüş olmak durumundadır.
Çocuklara karşı verilecek cezalardan, ikazlardan, ödüllerden çift olarak ortak karar vermek; ikilik çıkarmamak en mühim noktadır. Aile içinde herkesin nerede durması gerektiği konusunda açık konuşmak, belirsizlikten kaçınmak daha sağlam bir psikolojiye sahip bireyler yetiştirmede bizlere yardımcı olur.
Önemli bir diğer nokta ise verilecek ortak kararları, fikir birliğine varılamayan durumlarda konuşmayı çift olarak baş başa konuşmak, çiftlerin hangisinin daha yumuşak hangisinin daha kesin kurallı olduğu noktasında çocuğa açık ara farkları belli etmek suistimal edilmeye ortam oluşturur. Çocuk ebeveynlerinden hangisine giderse ödevlerinden sorumsuzca cayabileceğini düşünmemelidir. Ebeveynlerin zaaflarını bilmesi mümkün mertebe ertelenmelidir.
Elbette kuralların tamamını ebeveynlerin koymaması lazım gelir. Kural konulmamış ve konulması gereken mevzular ailedeki herkesin toplanıp durumu konuşup ortak bir noktada buluşması bu şekilde sınırların belirlenmesi daha uygundur. Bir örnekle durum ve aşamaları izah etmek istersek:
Sürekli dersin başına geçme konusunda sıkıntı yaşayan bir öğrencinin ödevlerinin aksaması bir sorundur. Öncelikle aile toplanır ve bu duruma neden olan engeller tespit edilir. Kardeşin oyun oynamak için mi engelliyor olduğu, kaynak eksiği mi, sağlık mı, aile içi sorunlar mı... Tespit edilen durumun düzelmesi için gerekli önlemler alınır. Bir süre bu engellemenin öğrencinin çalışma performansını nasıl etkilediği gözlemlenir ve eğer durum sorumsuzluktan, zorunlu olmayan nedenlerden dolayı ise ödül ve ceza ile kurallar oluşturulur. Bu aşama da çocukla birlikte kararlaştırılır. Fakat sizlere şahsi önerim ortak kurallar konulmadan önce çift olarak baş başa konuşulmasıdır.
Yani çocukla konuşulacaksa ve kural konulmak istenirse çiftin önceden x süre kadar ders çalışırsa y süre kadar oyun oynamasına izin verelim şeklinde ortak bir noktada anlaşmak, ardından oyun mu başka bir aktivite mi olduğu konusunda çocuğa seçenek sunmak; gerekirse ders ve oyun sürelerini çocukla birlikte karar verirken değiştirmek (böylece çocuğun kurallarda imzası olduğunu hissetmesi ve uygulamaya daha yakın olması hedeflenmeli.) uygundur. Ödüllerde olduğu gibi cezalarda da benzer yöntem uygulanmalıdır.
Çiftlerden ceza indirimi vb. polemiklerde ebeveynler diğer ebeveynlerine danışmadan tamam dememelidir. İşte buna saygı diyoruz.
Gün içindeki gerginlikle birlikte çocuğun yanlış yapması durumunda eğer çiftlerden biri çocuğa kızdı ise diğer ebeveyn fazla müdahalede bulunmamalı, çocuğun gözünde ebeveyn itibarını düşürmemelidir. Gerekirse ebeveynler aş başa kaldıklarında birbirlerini uyarıp, sükunete davet edebilirler.
Son söz olarak her türlü ilişkide olduğu gibi aile içi ilişkilerde de şeffaflığın yarar getireceğine inancım tamdır. İlişkinin mayasının güven ve saygı olduğunu tekrar vurguluyorum. Mutlu aileler, mutlu çocuklar ve kendini geliştiren bireylerin yaşadığı bir dünya diliyorum.
Yorumlar