Övgünün Sınırı

     Çocuklar elbette doğru ve yanlışları yaparak yaşayarak öğrenirler. Ancak davranışları için her zaman onay beklerler. Normalin ne olduğunu bulmaya ve normal davranışlar sergilemek amaçlarıdır. Bu içgüdüsel olarak çocukta mevcuttur.
     Peki çok övdüğümüzde sürekli onayladığımızda ne ile karşılaşırız. Çok şımarık bir çocuğumuz olur mu endişesi bizi kaplayabilir. Bunun için yerinde onaylamak daha doğru olacaktır. Peki ne zaman, ne kadar?
     Öncelikle gerekli gereksiz övme çocukta egoistlik duygusunu tavan yapabilir. Bu şekilde öz güven kazansın derken egoist bir birey yetiştirmemiz olasıdır. Bunun önüne geçebilmek adına çocuğu övmekten ziyade davranışı övmek daha yerinde olacaktır. Kişiyi övmek "ben mükemmelim ve sen de bana yetişiyorsun." mesajı içerir ki zaten siz bugün "sen" diye başlayan cümlelerle çocuk yetiştirirseniz, ileride o çocuk "ben" diye başlayan cümleler kurar. Bu egoistliğin bir işaretidir.
     Şöyle ki "odan tertemiz olmuş sen çok düzenli bir çocuk oldun"  demek aynı zamanda bilinçaltına iki mesaj iletir. Birincisi "annem/babam mükemmel düzenli ben de onlara yetişiyorum." ; ikincisi "şimdi ben istenmeyen bir davranış sergilesem bile beni nasıl olsa beğeniyorlar, affederler." dir. Bu nedenle övgü nadiren kullanılması gereken bir davranış olması daha yararlı sonuçlara gebedir. Peki övgüyü nerelerde ne kadar kullanalım?
     Öncelikle övgünün çocuğa değil, çocuğun davranışına yönelik olmasına dikkat edelim. "Sen düzenli bir çocuksun." değil, "odanı toplaman güzel bir davranış, aferin." demek daha doğrudur.
     Takdir etmek, övgü yerine kullanılabilir bir yöntemdir. Ancak bu noktada da dikkat edilmesi gereken husus kardeş kıskançlığına sebebiyet verip vermeyeceğidir. Çoğu ailede yapılan yanlış şudur: Çocuklarının gözünde adaletli ebeveyn olmak için takdire şayan davranışı için aferin derken, diğer çocuk böyle bir davranışı olmasa bile ufak bir hareket bahane edilerek takdir edilir. Davranışlarda eşitsizlik söz konusu olsa dahi her iki çocuk da "aferin" almıştır.
     Burada ebeveyne düşen görev zordur. Kıskançlığa sebebiyet vermemek için çocukların davranışları ile ilgili bire bir konuşmak, ya da en azından açıklayıcı bir konuşma yapmak doğrudur. Çocuklara aferini hak etmek için değil, doğru davranışlar sergilemek için özveride bulunmamız gerektiğini, anne ve babaların çocuklarını asla ayırt etmeyeceğini söylemek; bir takdirde bir övgüde olması gerektiği kadar çok, bu konuşmada da inandırıcılığın önemli olduğunu bilmek gerekir. Bunun için öncelikle ebeveynin buna yürekten inanması şarttır. 
     Ömürlerini takdire şayan davranışlarla geçiren, öz güveni yüksek bireyler yetiştirmek duası ile...


Yorumlar

Popüler Yayınlar